T24 Dış Haberler
Almanya’da geçen hafta boyunca on binlerce kişi, aşırı sağın yükselişine karşı sokaklara çıktı. Aşırı sağcı AfD (Alternative für Deutschland) partisi üyelerinin göçmenlerin, sığınmacıların ve “uyum sağlayamayan” yabancı kökenli Alman vatandaşlarının toplu olarak sınır dışı edilmesini görüşmek üzere neo-Naziler ve diğer aşırı sağcılarla katıldıkları toplantının ortaya çıkması protestoların hızlanmasına neden oldu.
TIKLAYIN | Almanya’ya karşı gizli plan
Toplantı hakkında neler biliniyor?
Toplantı, 25 Kasım’da Potsdam’da bir otelde gerçekleşti ancak Corrective isimli araştırma kuruluşu 10 Ocak’ta ortaya çıkarana kadar kamuoyu tarafından bilinmiyordu.
Etno-milliyetçi Identitarian hareketinin Avusturyalı lideri Martin Sellner‘in, aşırı sağcı çevrelerde “yeniden göç” olarak adlandırılan kitlesel sınır dışı etme uygulamasının pratikleri hakkında yaptığı sunum toplantının ana odak noktasıydı.
Katılımcıların Correctiv’in gazetecileriyle paylaştığı raporlara göre, iş dünyasının önde gelen isimleri de toplantıya katılarak bağışta bulundu. AfD’nin iktidara gelmesi durumunda sınır dışı etme politikasının nasıl uygulanacağı üzerinde duruldu.
Die Zeit ve Der Spiegel, 18 Ocak’ta Kasım ayındaki bu toplantının bu türden yedinci toplantı olduğunu duyurdu.
Kimler katıldı?
Correctiv tarafından tespit edilen çeşitli katılımcılar arasında en öne çıkanı, Avrupa’daki genç aşırı sağcıların önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilen Sellner.
Correctiv’e göre etkinlik, bir zamanlar aşırı sağcı Vatana Sadık Gençlik Derneği’nin liderliğini yapmış olan Gernot Mörig adlı emekli bir diş hekimi ile girişimci ve yatırımcı Hans-Christian Limmer tarafından organize edildi. Limmer önerileri desteklediği yönündeki iddiaları reddetti.
Ayrıca bir AfD milletvekilinin danışmanı olan Mario Müller‘in etkinlikte solcu aktivistlere saldırı konusunda konuştuğu bildirildi.
Katılımları teyit edilen diğer önde gelen AfD üyeleri arasında, partinin eş lideri ve parlamento başkanı Alice Weidel‘in danışmanı olan ve daha sonra görevden alınan Roland Hartwig, partinin Potsdam bölge başkanı Tim Krause ve Saksonya-Anhalt eyaleti ortak parlamento başkanı Ulrich Siegmund da yer aldı.
Toplantıya merkez sağcı CDU/CSU partilerine bağlı olan muhalefetteki aşırı muhafazakâr WerteUnion ittifakının iki üyesi de katıldı.
Hangi tepkiler geldi?
Almanya Başbakanı Olaf Scholz, toplantının Anayasa Mahkemesi tarafından incelenmesi gerektiğini söyleyerek X hesabından “Kimsenin ülkemizde ‘biz’ ayrımını göçmenlik geçmişi olup olmamasına göre yapmasına izin vermeyeceğiz” paylaşımında bulundu.
FDP’nin parlamento grup başkanı Christian Dürr, Nazi dönemiyle paralellikler kurdu ve AfD’nin “demokrasiyi ne ölçüde reddettiğini” gösterdiğini söyledi.
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser ise CDU’yu aşırı sağla arasına mesafe koymaya çağırdı ve “Aşırı sağın insanlık dışı ve anti-demokratik politikalarının giderek normalleşmesine izin verilmemelidir” dedi.
Toplantıya ve toplantıda konuşulan “yeniden göç” planına karşı çıkan protestoların en büyüğü 16 Ocak’ta Köln’de 30 bin kişinin katılımıyla gerçekleşti. 3 Şubat’ta Berlin’de yüz binlerce kişinin katılması beklenen aşırı sağa karşı bir miting çağrısı yapıldı.
AfD’nin yasaklanması ve önde gelen üyelerinin temel haklarının ellerinden alınması, protestocular ve siyasetçiler tarafından talep edilen önlemler arasında yer alıyor.
AfD, Almanya siyasetinde neyi temsil ediyor?
2013 yılında kurulan AfD, kısa sürede göçmen karşıtı söylemleriyle öne çıktı. Almanya’ya 2015’te yaklaşık 1 milyon göçmen ve mültecinin gelmesiyle güçlendi ve 2017’de ilk kez Federal Meclis’e girdi.
Rusya’nın Ukrayna’yı işgalinden bu yana, yüksek enerji faturaları, gıda enflasyonu ve Ukrayna’yı savunmanın yüksek ahlaki ve mali maliyeti olarak gördükleri hoşnutsuzluk nedeniyle popülaritesi yeniden arttı. Almanya’daki koalisyon hükümetinin bir dizi sorunla başa çıkmasından duyulan yaygın memnuniyetsizlik de desteğin artmasına yardımcı oldu.
Parti ülke genelinde yüzde 20 civarında oy alırken, doğudaki bazı bölgelerde bu oran yüzde 36’ya kadar yükseliyor.
Ağustos ayında parti, doğudaki Saksonya-Anhalt eyaletinde ilk belediye başkanlığı seçimini kazandı. Aralık ayında da komşu Saksonya’da bir başka belediye başkanlığı seçimini kazandı.
Bundan sonra ne olabilir?
Skandalın patlak vermesinden bu yana partiye olan desteğin azaldığına dair şu ana kadar herhangi bir işaret yok.
AfD’nin yasaklanmasına yönelik kamuoyu kampanyalarının ilgi çekmesi muhtemel ancak üst düzey siyasetçiler arasında destek eksikliği nedeniyle bunu gerçekleştirmek zor olacak. Hem Scholz hem de yardımcısı Robert Habeck, partiyi yasaklama girişiminin başarısız olması halinde AfD destekçilerinin tepki göstereceği uyarısında bulundu.
Alman hükümetinin ise duruma hakim olduğunu ve AfD’nin yükselişini kontrol edebildiğini göstermek için baskı altına girmesi bekleniyor.